Katar Ulusal Müzesi
Katar Ulusal Müzesi, yirminci yüzyıldan kalma önemli bir eser olan Sheikh Abdullah bin Jassim Al Thani’nin Kraliyet Sarayı’nın da bulunduğu alanda, denize kadar uzanan bir çölün içinde şekilleniyor. Katar tarihine adanan Ulusal Müze, mimarisiyle sembolik olarak çölü, çölün sessiz ve sonsuz boyutunu, sarsılmaz görünen şeyleri sarsabilen modernite ve cesaret ruhunu çağrıştırıyor. Jean Nouvel, tasarladığı binanın üç farklı hikayeyi, tarihsel dönemi yansıtması gerektiğine inanmış. Hikayelerin uzun bir dönemi kapsayan ilki, yarımadayı ve sakinlerini; ikincisi, inci endüstrisinin yanı sıra kıyı ve çöl yaşam tarzlarının keşfini ve üçüncüsü, birkaç on yıl içinde krallığa bugün onunla ilişkilendirdiğimiz güç ve refahı veren ivmeyi kapsıyor.
Yapının tasarımı, Körfez bölgesi çöllerinde yaygın olarak bulunan bir mineral oluşumundan, çöl gülünden ilham almış. Sadece kurak kıyı bölgelerinde oluşan, çiçek benzeri bir mineral kristali olan çöl gülü, doğanın kendisi tarafından bin yıllık bir süreçte rüzgar hareketi, deniz serpintisi ve kumla oluşturulan şaşırtıcı derecede karmaşık ve şiirsel bir mimari yapı. Çöl gülü formu Katar kültürünü ve iklimini çağrıştırıyor, yerden doğuyor ve onunla birleşiyor. Kum rengindeki cam elyaf takviyeli beton cephe yerel çevreyle
bir bütün oluşturuyor. Yapı, farklı çap ve değişen eğriliklerde yuvarlak kesitli birbirine kenetlenen disklerden oluşuyor. Dışarıdan görünen disklerin birbirine kenetlenen kurgusu nötr ve monokromatik bitirişlerle iç mekanlarda da devam ettirilmiş. Zeminlerde, kum renkli, mineral agregalı cilalı beton; düşey duvarlarda stuc-pierre, taş görünümü sağlayan alçı ve kireç karışımı geleneksel bir taş sıva kullanılmış. Tavanlar, mineral yün üzerine mikro gözenekli püskürtme akustik sıva ile kaplanmış. Müze, peyzajın doğal dalgalanmalarını çağrıştırarak, hafifçe yükselen ve düşen eliptik bir yürüyüş deneyimi sağlıyor. Büyük açıklıklar, Baraha, müze bahçeleri ve Doha Körfezi manzaraları sunuyor. Katar’ın geçmişten günümüze çevresel, kültürel ve politik tarihine odaklanan kalıcı
sergiler, onbir galeri içerisinde sergileniyor. Farklı hacimler içinden geçen ziyaretçiler, mimari anlamda bir sonraki adımda onları nelerin beklediğini asla tahmin edemiyor. Kontrastlar yaratan tasarımda, ziyaretçiler eğimli bir diskin yarattığı kesişim alanındaki
kapalı yüksek bir mekandan çok daha alçak bir mekana geçebiliyor. Böylelikle dinamik ve heyecanlı bir yapı ortaya çıkıyor. Ziyaretçilerin yolculuğu, restore edilerek orijinal haline kavuşturulan tarihi sarayda, Katar Ulusal Müzesi (NMoQ) koleksiyonu mücevherlerinden birinde sona eriyor. Enerji verimliliği oldukça yüksek olan yapı USGBC LEED Altın sertifikası ve GSAS 4 Yıldız sahibi.
Yapının strüktürünü oluşturan diskler güneşten koruyucu bir işlev görüyor. Çıkmaların yarattığı gölge, ziyaretçilerin yapının etrafında dolaşmasına imkan verirken, iç mekanı da ışık ve sıcaktan koruyor. Diskler arasındaki ara bölgeler, termal kütle yaratarak soğutma yüklerini azaltıyor. Yapıda son teknoloji ısıtma ve soğutma sistemleri kullanılmış. Çok fazla açıklığı olmayan yapıdaki pencereler güneşin erişemeyeceği şekilde tasarlanmış, iç mekanların ekonomik bir şekilde iklimlendirilmesi hedeflenmiş. Müze, birbirini izleyen alçak kum tepeleri, suyla kaplı mahsulleri, sabkha ve vahalardan esinlenen bahçeleriyle, Katar peyzajını yeniden yorumlayan bir parkla çevrelenmiş. Sadece yerel bitki ve ağaç türlerini içeren park, Katar’ın hikayesini ve Katar halkının zor bir coğrafyada nasıl yaşadığını ve toprağı nasıl yaşadığını anlatıyor. Geleneksel bitkilerden oluşan bahçe, geniş çimen alanlarıyla akşamları zaman geçirebileceğiniz alanlar kurguluyor. 430 araç kapasiteli otopark, park alanına entegre edilmiş.
İçerik: Tasarım Group
